Zülkarneyn: Tarihi ve Efsanevi Bir Figür
Özet: Zülkarneyn, Kur’an-ı Kerim’in Kehf Suresi’nde adı geçen ve büyük güç ve imkânlara sahip olduğu bildirilen bir kişidir. Bu makalede, Zülkarneyn’in kimliği, tarihi, Kur’an’daki anlatımı ve onunla ilgili efsaneler incelenecektir.
Zülkarneyn, İslam tarihinde ve Kur’an-ı Kerim’de önemli bir yere sahip olan efsanevi bir figürdür. Onun kimliği ve tarihi hakkında çeşitli görüşler bulunsa da, Kur’an’da anlatılan seferleri ve Yecüc ve Mecüc kavimlerine karşı inşa ettiği set, onun büyük bir lider ve komutan olduğunu göstermektedir. Bu makalede, Zülkarneyn’in kimliği, tarihi ve Kur’an’daki anlatımı detaylı bir şekilde ele alınacaktır.
Zülkarneyn’in Kimliği ve Tarihi
Zülkarneyn’in kimliği ve tarihi hakkında çeşitli görüşler bulunmaktadır. Bazı İslam alimleri, onun Büyük İskender (MÖ 356-323) olduğunu öne sürerken, diğerleri ise Zülkarneyn’in başka bir tarihi figür olabileceğini belirtir. Zülkarneyn, “iki asrın, iki cihetin sahibi” anlamına gelmektedir. Bununla birlikte, bazı kaynaklar Zülkarneyn’in Güney Arabistan’da hüküm süren Himyari kralı el-Sa’b bin Zī Marashid olduğunu öne sürer. Diğer kaynaklar ise onun Pers Kralı Büyük Kiros (MÖ 600-530) olabileceğini belirtir.
Kur’anı Kerim'de Zülkarneyn
Kur’an-ı Kerim Kehf Suresi'nde (18:83-101) Zülkarneyn’in doğuya ve batıya yaptığı seferler yaptığı ve Yecüc ve Mecüc kavimlerine karşı inşa ettiği set anlatılmaktadır. Kehf Suresi’nde, Zülkarneyn’in Allah tarafından büyük bir güç ve ilimle donatıldığı, doğuya ve batıya seferler düzenleyerek insanları tevhid inancına çağırdığı belirtilir. Ayrıca, Yecüc ve Mecüc kavimlerine karşı demir ve bakırdan bir set inşa ettiği de anlatılmaktadır. Bu set, Yecüc ve Mecüc’ün yeryüzüne yayılmasını engellemek amacıyla yapılmıştır.
“Sonra yine bir yol tuttu. Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiçbir sözü anlamayan bir kavim buldu.
Dediler ki: Ey Zülkarneyn! Bu memlekette Ye'cûc ve Me'cûc bozgunculuk yapmaktadırlar. Bizimle onlar arasında bir set yapman için sana bir vergi verelim mi?
Dedi ki: Rabbimin beni içinde bulundurduğu nimet ve kudret daha hayırlıdır. Siz bana kuvvetinizle destek olun da sizinle onlar arasına aşılmaz bir engel yapayım.
'Bana, demir kütleleri getirin.' Nihayet dağın iki yanı arasını aynı seviyeye getirince: ‘Üfleyin (körükleyin)!’ dedi. Artık onu kor haline sokunca: ‘Getirin bana, üzerine bir miktar erimiş bakır dökeyim’ dedi.
Bu sebeple onu ne aşmaya muktedir oldular ne de onu delebildiler. Zülkarneyn: ‘Bu, Rabbimden bir rahmettir. Fakat Rabbimin vâdi gelince, O, bunu yerle bir eder. Rabbimin vadi haktır’ dedi.” (Kehf, 18/92-98)
Zülkarneyn’in Seferleri
Zülkarneyn’in seferleri, onun doğuya ve batıya yaptığı yolculukları kapsamaktadır. Kur’an’da, Zülkarneyn’in batıya yaptığı seferde güneşin battığı yere ulaştığı ve burada bir kavimle karşılaştığı anlatılır. Bu kavim, Zülkarneyn’in adaletli yönetimi altında yaşamaya başlamıştır. Doğuya yaptığı seferde ise güneşin doğduğu yere ulaşmış ve burada da başka bir kavimle karşılaşmıştır. Zülkarneyn, bu kavimlere de adaletli bir şekilde hükmetmiştir.
Yecüc ve Mecüc’e Karşı İnşa Edilen Set
Zülkarneyn’in en bilinen kıssadan biri, Yecüc ve Mecüc kavimlerine karşı inşa ettiği settir. Kur’an’da, Zülkarneyn’in demir ve bakırdan bir set inşa ederek Yecüc ve Mecüc’ün yeryüzüne yayılmasını engellediği anlatılmaktadır. Bu set, Zülkarneyn’in mühendislik ve liderlik yeteneklerini göstermektedir. Yecüc ve Mecüc, kıyamet alametlerinden biri olarak kabul edilir ve bu setin yıkılmasıyla yeryüzüne yayılacaklarına inanılır.
Zülkarneyn’in Efsanevi Yönleri
Zülkarneyn’in tarihi kimliği hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte, onunla ilgili çeşitli efsaneler ve rivayetler bulunmaktadır. Zülkarneyn’in büyük bir lider ve komutan olduğu, doğuya ve batıya yaptığı seferlerle geniş bir coğrafyada hüküm sürdüğü anlatılmaktadır. Onun adaletli yönetimi ve güçlü liderliği, İslam tarihinde önemli bir yere sahiptir.
Ye'cûc ve Me'cûc hakkında Bediüzzaman Hz. Anlatımı
"Ye'cûc ve Me'cûc hadisatının icmali Kur’anda olduğu gibi, rivayette bir kısım tafsilat var. Ve o tafsilat ise, Kur’anın muhkematından olan icmali gibi muhkem değil, belki bir derece müteşabih sayılır. Onlar tevil isterler. Belki ravilerin içtihadları karışmasıyla tabir isterler. Evet, لاَ يَعْلَمُ الْغَيْبَ إِلاَّ اللّٰهُ bunun bir tevili şudur ki: "Kur’ânın lisan-ı semavîsinde Ye'cûc ve Me'cûc namı verilen Mançur ve Moğol kabileleri, eski zamanda Çin-i Maçin'den bir kısım başka kabileleri beraber alarak, kaç defa Asya ve Avrupa'yı herc ü merc ettikleri gibi, gelecek zamanlarda dahi dünyayı zîr ü zeber edeceklerine işaret ve kinayedir. Hattâ şimdi de komünistlik içindeki anarşistin ehemmiyetli efradı onlardandır.
Evet, ihtilâl-i Fransavîde hürriyetperverlik tohumuyla ve aşılamasıyla sosyalistlik türedi, tevellüd etti. Ve sosyalistlik ise bir kısım mukaddesatı tahrib ettiğinden, aşıladığı fikir bilâhere bolşevikliğe inkılab etti." "Bolşeviklik dahi çok mukaddesat-ı ahlâkiye ve kalbiye ve insaniyeyi bozduğundan, elbette ektikleri tohumlar hiç bir kayıd ve hürmet tanımayan anarşistlik mahsulünü verecek.
Çünki kalb-i insanîden hürmet ve merhamet çıksa; akıl ve zekâvet, o insanları gayet dehşetli ve gaddar canavarlar hükmüne geçirir, daha siyasetle idare edilmez. Ve anarşistlik fikrinin tam yeri ise; hem mazlum kalabalıklı, hem medeniyette ve hâkimiyette geri kalan çapulcu kabileler olacak." "Ve o şeraite muvafık insanlar ise, Çin-i Maçin'de kırk günlük bir mesafede yapılan ve acaib-i seb'a-i âlemden birisi bulunan Sedd-i Çinî'nin binasına sebebiyet veren Mançur ve Moğol ve bir kısım Kırgız kabileleridir ki, Kur’ân'ın mücmel haberini tefsir eden Zât-ı Ahmediye (Aleyhissalâtü Vesselâm) mu'cizane ve muhakkikane haber vermiş." (Şualar, Beşinci Şua, İkinci Makam.)
"Veyahut, ayat-ı Kur'âniyenin zikrettiği hadisat-ı cüz'iyeler, küllî hadisatın uçları olduğu cihetle, Zülkarneyn olan İskender-i Kebirin nübüvvetkârane irşadatıyla akvâm-ı zâlime ile milel-i mazlume ortasında hâil ve gaddarların garetlerine mâni olacak meşhur Sedd-i Çin'in binasını kurduğu gibi; İskender-i Rumî misilli müteaddit cihangirler ve kuvvetli padişahlar maddî cihetinde, ve mânevî âlem-i insaniyetin padişahları olan bir kısım enbiya ve bazı aktab dahi mânevî ve irşadî cihetinde, o Zülkarneyn'in arkasında gidip, iktidâ edip, mazlumları zalimlerden kurtaracak çarelerin mühimlerinden olan dağlar ortalarında sedleri, sonra dağlar başlarında kaleleri kurmuşlar. Ya bizzat maddî kuvvetleriyle veyahut irşad ve tedbirleriyle tesis etmişler." (Lem'alar, On Altıncı Lem'a.)
Zülkarneyn, İslam tarihinde ve Kur’an-ı Kerim’de önemli bir yere sahip olan efsanevi bir figürdür. Onun kimliği ve tarihi hakkında çeşitli görüşler bulunsa da, Kur’an’da anlatılan seferleri ve Yecüc ve Mecüc kavimlerine karşı inşa ettiği set, onun büyük bir lider ve komutan olduğunu göstermektedir. Zülkarneyn’in hikayesi, adalet, güç ve liderlik kavramlarını içermekte ve İslam tarihinde önemli bir yer tutmaktadır.