Rasûlüllâh (s.a.v) Ölmeden Mutlaka Rüyâda Görmek İçin Hızır Aleyhisselâmın Öğrettiği Namaz

Enes ibni Mâlik, Rabî' ibni Huseym, Mücâhid, Atâ ve Tâvûs (Radıyallâhu Anhüm) gibi sahâbe-i kiramın ve tâbiînin büyüklerinden rivâyetler yapmış, kendisinden de Süfyân-ı Sevrî ve Fuzayl ibni Iyâz (Radıyallâhu Anhümâ) gibi büyük zatların rivâyetlerde bulunduğu, tâbiînin ulularından ve ebdâlden (kırklardan) olan Kürz ibni Vebere (Radıyallahu Anh)dan nakledildiğine göre;

Enes ibni Mâlik, Amr ibni Meymûn ve Hâris ibni Süveyd gibi sahâbe ve tâbiînin ulularından (Radıyallahu Anhum) hadîs-i şerîf rivâyet etmiş, kendisinden de Ebû Hanîfe'nin hocası İbrâhîm en-Neha'î, Yûnus ibni Ubeyd ve A'meş (Radıyallahu Anhüm) gibi büyük müctehidler rivâyette bulunmuş olan İbrâhîm et-Teymî (Radıyallahu Anh) şöyle anlatmıştır:

"Bir kere ben Hıdır (Hızır) (Aleyhisselâm)a: 'Bana bir şey öğret ki onu gece içerisinde yaparsam Nebî (Sallallahu Aleyhi ve sellem)i rüyamda göreyim.' deyince 

Hıdır (Hızır) (Aleyhisselâm):

"Yaparım inşâallâh. Sen akşam namazını (özellikle cumâ gecesi) kıldığın zaman yatsiya kadar nâfile namaza devâm et, o sırada insanlardan kimse ile konuşma, kılmakta olduğun namazına (bütün kalbinle) yönel, her iki rekâtta bir selâm ver. Her rekâtta bir Fâtiha Sûresi ve yedi Kulhüvallâh (İhlas Süresi) oku.

Sonra yatsı namazını cemaatle kılıp bitirdiğin zaman evine gelene kadar kimseyle konuşma, vitri kıldıktan sonra uyuyacağın zaman iki rekât kıl ve her rekâtta bir Fâtiha Sûresi ve yedi Kulhüvallâh (İhlas Süresi) oku.

Namazdan selâm verdikten sonra secdeye kapan ve o secdende yedi kere:

أَسْتَغْفِرُ اللهَ تَعَالَى

:Estagfirullahe Teala diyerek istigfar ettikten sonra yedi kere 

"Sübhânellâhi velhamdülillâhi velâ ilâhe illâllâhü vellâhü ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billâhi'l-Aliyyi'l-Azîm' zikrini oku.

Sonra başını secdeden kaldır ve düz otur, ellerini kaldırarak:

يَا حَيُّ يَا قَيُّومُ يَا ذَا الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ! يَا إِلَهَ الْأَوَّلِينَ وَالْآخِرِينَ وَيَا رَحْمَنَ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَرَحِيمَهُمَا يَا رَبُّ يَا رَبُّ يَا رَبُّ! يَا اللَّهُ يَا اللَّهُ يَا اللَّهُ صَلّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ مُحَمَّدٍ.»

'Ey Hayy! Ey Kayyum! Ey celâl ve ikrâm sâhibi! Ey öncekilerin ve sonrakilerin İlâhı! Ey dünyâ ve âhiretin Rahmâni ve Rahîmi! Yâ Rabbü! Yâ Rabbü! Yâ Rabbü! Ya Allah! Ya Allah! Ya Allah! Muhammed'e ve Muhammed'in Ehl-i Beytine salat eyle.' duâsını oku.

Sonra kalk ve ellerini kaldırarak aynı duâyı kıyâmında (ayakta iken) tekrar et ve bunu yaparken kıbleye yönelmiş bulun, sonra bir daha secde yap ve secdende (*Yâ Hayyü!' diye başlayan) aynı duâyı yap.

Sonra başını kaldır ve dilediğin yerde kıbleye yönelik vaziyette uyu.

Ardından sağ yanın üzerine yat ve derin uykuya dalıncaya kadar:

«اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى الِهِ.»

'Allâhümme salli alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî.' diyerek Nebî (Sallallāhu Aleyhi ve sellem)e salevât okumaya devam et." dedi..

Bunun üzerine ben ona: 'Bu duâyı kimden işittiğini bana öğretmeni isterim.' deyince: 'Sen beni ithâm mı ediyorsun?' dedi. Ben de: 'Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve sellem)i hak (din) ile Nebî gönderen Zât'a yemin ederim ki ben seni itham edici biri değilim.' dedim.

Bunun üzerine Hıdır (Hızır) Aleyhisselâm:

'Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve sellem)e bu duâ öğretilirken ben onun yanında idim, bu dua kendisine vahyedildiğinde onun yanında bulunuyordum ve ben bu duâyı ona öğretenden öğrendim.' dedi.

Böylece ben Hıdır (Hızır) (Aleyhisselam)in söylediklerinin tümünü yaptım ve yatağımda sürekli Nebî (Sallallahu Aleyhi ve sellem)e salevât-ı şerîfe okudum, fakat (Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)i göreceğim diye) aşırı sevincimden uykum kaçtı ve o hâl üzere (salevât-ı şerîfeye devam ederek) sabaha çıktım ve güneş yükselinceye kadar mihrabımda oturdum.

O sırada kendi kendime 'Bu gece yaşarsam dün geceki gibi yapacağım.' diye düşünü- yordum ve nihayet kuşluk namazını kıldıktan sonra başımı yere koymuşum ki uyku beni alıp götürdü.

O sırada melekler gelip beni alıp götürdüler, cennete soktular, ben orada kırmızı yakut- tan bazı köşkler gördüm, yeşil zümrütten birçok kasırlar gördüm, beyaz inciden birçok saraylar gördüm, bal ırmakları, süt ırmakları ve şarap ırmakları gördüm.

O kasırlardan birinde bana bakan bir câriye gördüm ki onun yüzü açık havadaki güneşin nûrundan daha parlak idi, onun saçının örgüleri kasrın üstünden yere doğru sarkmış idi.

Ben o meleklere: 'Bu gördüğüm kasırlar ve bu câriye kime aittir?' diye sorduğumda:

'Senin yaptığın gibi (bu namazı kılıp bu zikir ve duâları) yapanlara aittir.' dediler.

Sonra bana cennetin meyvelerinden yedirdiler, şarabından içirdiler.

O sırada Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve sellem) geldi, yanında yetmiş peygamber ve yetmiş saf melek vardı ki, her saf doğu ile batı arasını dolduruyordu. Derken Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve sellem) bana selâm verdi ve elimden tuttu..

O zaman ben: 'Yâ Rasûlellâh! -Allâh sana salât-ü selâm etsin.- Hadir (Aleyhisselâm) bu hadîsi senden işittiğini bana söyledi.' deyince, Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve sellem) üç kere:

'Hıdır (Hızır) doğru söyledi. Hadır doğru söyledi. O ne anlatıysa o haktır, yer ehlinin (en büyük) âlimi odur. Ebdal'in (kırkların) reîsi odur. O, Allâh-u Azze ve Celle'nin yer- yüzündeki ordularındandır.' buyurdu.

Bunun üzerine ben: 'Ya Rasûlellah! Bu ameli işleyenlerin benim gördüklerimden başka sevâbı olacak mı?" deyince:

Rasûlüllâh 'Senin gördüğün bu şeylerden ve sana verilen nîmetlerden daha faziletli hangi sevap olabilir?! Gerçekten de sen cennetteki yerini gördün, oranın meyvelerinden yedin, şaraplarından içtin, melekleri ve benimle beraber diğer peygamberleri gördün ve iri gözlü hûrîleri gördün.' buyurdu.

O zaman ben: 'Yâ Rasûlellah! Bununla amel edene bunlardan başka bir şey verilecek mi?' diye sorunca Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve sellem)

: «وَالَّذِي بَعَثَنِي بِالْحَقِّ نَبِيًّا إِنَّ مَنْ عَمِلَ هَذَا الْعَمَل لَيْلَةً وَاحِدَةً كُتِبَتْ لَهُ بِكُلِّ قَطْرَةٍ نَزَلَتْ مِنَ السَّمَاءِ مُنْذُ خَلَقَ الله الدُّنْيَا إِلَى يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ حَسَنَاتٌ، وَيُمْحَى عَنْهُ بِعَدَدِ كُلِّ حَبَّةٍ تَنْبُتُ مِنَ الْأَرْضِ

سَيِّئَاتٌ لَهُ وَلِمَنْ عَمِلَ بِهِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ مِنَ الْأَوَّلِينَ وَالْآخِرِينَ.»

'Beni hak (din) ile peygamber olarak gönderen Zât'a yemin olsun ki, bir gece dahî bu ameli işleyen için Allah-u Teâlâ'nın dünyâyı yaratmasından Sûr'a üfü- rüleceği güne kadar gökten inen her damla sayısınca hasenât (sevaplar) yazılır ve yerden biten her tane adedince ona âit seyyiât (günahlar) hem kendisinden hem de öncekilerden ve sonrakilerden bununla amel eden mümin erkekler ve kadınlardan silinir.' buyurdu."

Kaynakça;("Abdülkadir Geylani, el-Gunye, 2/141-144; Ebû Talib el-Mekki, Kütü'l-kulub: 1/90-91; Ibnü Asakir, Târîhu Dimeşk, rakam: 1965, 16/429-430; el-Gazâlî, el-lhyâ, 2/539-541; Ibnu Manzûr, Muhtasaru Târîhi Dimeşk, 8/68; İbnü'l-'Adim, Buğyetu t-taleb fi târîhi Haleb, 7/3304-3305; Ebû Muhammed Hasen el-Feyyûmî el-Kahiri, Fet- hu'l-Karibi'l-Mücib 'ale 't-Tergib ve t-Terhib, 4/171-172; ez-Zebîdî, Ithâfü's-sâde, 5/514-515) (Lalegül dergisi kasım 2019 sayı 81)

Yorum Gönder

YORUM YAP

Daha yeni Daha eski

Facebook